top of page
Can Taşkent

Bir ifade yöntemi olarak gölge

Güncelleme tarihi: 11 May 2022

Viyana Güzel Sanatlar Akademisi, Mekan ilişkileri – Kilise yapıları dersi dönem ödevi, Prof E. Samsonow ile, 2003


Gölge, sanatçılar için canlandırmalara ve kompozisyonlara gerçekçilik katmasının yanısıra, felsefi ve duygusal anlamları açısından da önemli bir araç olagelmiştir. Bu yazıda gölgenin sanatsal anlamda çeşitli kullanım teknikleri iki temel başlık altında derlenmiştir.

İnsanoğlunun duvardaki gölgelerin üzerinden çizim yapmayı akıl ettiği, bu sayede de resim sanatının ortaya çıktığı varsayılır (resim 01).




Temelde iki tür gölge vardır; objenin karanlık bölgesi (shade) ve bu bölgenin bir yüzey üzerindeki projeksiyonu (cast-shadow). Sanatçılar bu iki türü farklı yönleriyle ele almışlardır (resim 02, 03). Bazıları da bu ikisinin arasındaki sınırları belirsizleştirmek için çaba göstermiştir.


Resim 02. Shade and cast shadow




Ne var ki gölge resimlerde her zaman gösterilmemiştir. Örneğin eski Çinli sanatçılar tema için mutlaka gerekmedikçe gölgeleri çizmemişlerdir. En büyük tabiat izlenimcilerinden olan Leonardo Da Vinci bile, kompozisyonun harmonisini bozacağı gerekçesi ile gölgelerin vurgulu bir biçimde ifade edilmesinden kaçınılması gerektiğini belirtmişti. Rönesans döneminin bir çok sanatçısı Leonardo’nun bu görüşünü takip etmiş, Barok dönemde ise Caravaggio’nun başını çektiği bir grup ressam ise gölgeleri özellikle vurgulamayı seçmiştir (resim 04).

  1. yüzyıldan itibaren sanatçılar gölgenin teknik ve düşünsel kullanımı üzerinde daha fazla durmaya başlamışlardır.




  1. GÖLGELERİN OLDUĞU GİBİ /DOĞAL HALİ İLE GÖSTERİLMESİ 

Bu bölümde gölgelerin gerçek hayatta olduğu şekilde gösterildiği eserlerden örnekler verilmektedir. Gölge bir doğa olayı olmasının yanısıra sanatçılar tarafından çoğunlukla belirli bir amaca hizmet etmek üzere bilinçli olarak kullanılır.


1.01. GERÇEKÇİLİK ETKİSİ /İLÜZYON

Bir resme üç boyut etkisi vermenin en temel yöntemi, renk tonları ve gölgelerle çalışmaktır. Objelerin farklı yönleri farklı aydınlık seviyeleri ile gösterilir, gölgeler de objelerin birbirine göre pozisyonlarını ifade etmeye yardımcı olur. Plato, “Cumhuriyet” adlı eserinden bir pasajda ressamların ışık ve gölge efektleriyle algılarımızı nasıl yanılttıklarından söz eder.

Başarılı bir gölge çizimi ile oldukça iyi bir göz yanılması elde edilebilir. Örneğin Antonello da Messina bu çalışmasında, öndeki not sanki tablonun üzerindeymiş gibi bir etki yaratmıştır (resim 05). Günümüz sokak sanatçıları benzer teknikleri kullanarak çok başarılı işler çıkartmaktadırlar (resim 06).




Resim 06. Sokak resmi


1.02. RESİMDE GÖRÜLMEYEN VARLIKLARIN KANITI /İPUCU

Gölgelere dokunmak veya onları kavramak mümkün değildir, yani bir anlamda “gerçek” değildirler. Ancak gölge düşüren bir şey mantıken gerçek olmalıdır. Fransız karikatürist Sempé Paris’ten bir kesit çizerken, binaların üzerine düşen diğer binaların gölgelerini kuvvetli bir biçimde göstermiş, bu sayede şehrin üstüste binen katmanlar halindeki yoğun gerçekliğini ifade etmiştir (resim 07). William Collins’in bu resminde bir atlının gölgesini görürürüz. Burada da gölge, resimde yer almayan bir objenin varlığını kanıtlamak amacı ile kullanılmıştır. Bu durum kompozisyona biraz gizem  de katmaktadır  (resim 08).






F.W. Murnau’nun “Korkunun Senfonisi” filminden bir sahnede “Nosferatu”nun gölgeleri duvarlarda ve duvar kenarlarında sürüklenir. Sahnede henüz görünmeyen vampirin bu farklı yüzeyler üzerinde çeşitli şekillere bürünen gölgesi oldukça ürkütücüdür (resim 09).

Carol Reed’in “Üçüncü Adam” filminde de gölgelerle yoğun bir biçimde karşılaşırız. Orson Welles’in canlandırdığı kötü emelleri olan doktor Harry Lime, savaş sonrası Viyanasının karışık ortamında gölgeler arasında saklanır, hatta gittikçe kendisi de bir gölgeye dönüşür (resim 10).





De Witte’in bu resminde gölgeler bize binanın arkamızda kalan bölümünü hissettirir ve iç mekanı daha iyi algılamamızı sağlar (resim 11).

Edward Weston’un bu fotoğraf çalışmasında, sadece gölgeler sayesinde modelin bir odada bulunduğunu anlarız (resim 12).






1.03. EK OBJE /FORM

Çok kuvvetli bir ışık kaynağının oluşturduğu gölgeler neredeyse bağımsız objeler gibi görünür. Bu durum özellikle siyah beyaz çalışmalarda etkisini gösterir.

“Üçüncü Adam”ın bir sahnesinde gölgeler ve insanlar Viyana’nın yeraltı kanallarında çeşitli yönlerde koşuştururlar. Bu sahnede gölgeler adeta rol almaktadır (resim 13)

Karl Duldig’in Viyana Yahudi Müzesinde sergilenen bronz figürleri ve gölgelerinin çeşitli yüzeyler üzerindeki yansımaları neredeyse kübist bir etki yaratmaktadır (resim 14).





Zaha Hadid’in Vitra Müzesinin (resim 15) ve Louis Barragan’ın “La Fuente de los Amantes”inin fotoğraflarında (resim 16) gölgeler kompozisyona ek öğeler olarak katılırlar.






Brian aile mezarlığında Carlo Scarpa gölgeleri adeta birer süsleme öğesi olarak kullanmış ve diğer mimari elemanlarla birlikte tasarımına dahil etmiştir (resim 17-18).


Resim 17. C. Scarpa, Brian Aile Mezarlığı, eskiz

Resim 18. C. Scarpa, Brian Aile Mezarlığı


Ressamların gölgeleri göstermek zorunda olmamak gibi bir avantajı vardır. Fotoğraf dalında ise gölge, sanatsal soyutlama ve ifade için nispeten az sayıdaki araçlardan biridir. Fotoğraf sanatçısı Gino Gini, fotoğrafı bü yüzden “gölgeyi fark etme sanatı” olarak tanımlar. 

Louis Barragan’ın da hayranı olduğu Amerikalı sanatçı Edward Weston, Meksika’da ışık ve gölgenin kuvvetli kontrastını siyah beyaz fotoğraflarda çok başarılı bir biçimde yansıtmıştır. Meksika’da güneşin güçlü ışığı yoğun ve keskin gölgeler yaratır. Bu sert gölgelerin altındaki strüktürler renk ve dokularını kaybeder ve aynı düzlemdeymiş gibi görünürler (resim 19). Bu doğa olayı, resmin kontrast ayarının arttırılması ile daha net olarak hissedilir (resim 20).


Resim 19. E.Weston, Sierra del Tigre

Resim 20. Sierra del Tigre


Picasso’nun “Guernica”sında da benzer bir etki görülür. Gölgede kalan (ışık almayan) yüzeyler ile yüzeye vuran gölgeleri birbirinden ve diğer figürlerden ayırt etmek mümkün değildir (resim 21).





Carlo Scarpa’nın Canova Müzesi’nde beyaz renkli heykeller, beyaz renkli bir fonun önünde sergilenmektedir. Pencereler yüksekte yerleştirilmiş olduğundan, genel ve direkt aydınlatmalar aynı seviyede etki gösterir. Ton değerlerinin azaltılması ile küçük farklılıklar kuvvetlendirilir, ışık ve gölge arasında bir diyalog kurulur. Mekandaki objeler neredeyse gölgeler sayesinde fark edilir haldedirler. Canova Müzesi’ndeki heykeller, gün boyu değişen ışık ve gölge oyunları ile bir anlamda canlılık da kazanır (resim 22-23).


Resim 22. C.Scarpa, Canoviana Müzesi

Resim 23. Canoviana Müzesi


Bu yangın merdiveninin gölgesi , yüksek kontrastlı siyah beyaz bir çekimde kaynağına rakip olmuş vaziyette görünmektedir (resim 24).

Resim 24. C.Taşkent, Merdiven, 2007


1.04. KOMPOZİSYON /ÇERÇEVE

Gölgeler bir kompozisyonu çerçevelemek veya kompozisyonun belirli bir bölgesini vurgulamak amacıyla da kullanılabilir (resim 25-26).

Resim 25. E.Weston, Tina on the Asotea, 1936

Resim 26. Pirelli takvimi


1.05. ATMOSFER

Louis Barragan dış mekandaki kuvvetli günışığı ile loş iç mekan arasındaki kontrastı zayıflatmaya çalışıyordu. Bu yüzden ışığı yumuşatmak ve gölge kontürlerini hafifletmek amacıyla güneş kırıcı elemanlar kullanmıştır. Böylece daha huzurlu bir iç mekan atmosferi elde edilmiştir. İç avlular ve bahçe duvarlar ile dış mekanda da gölgeli sakin köşeler yaratmıştır (resim 27).

Edvard Munch’un bu tablosunda gölge sayesinde çok melankolik bir atmosfer elde edilmiştir (resim 28).



Resim 27. L.Barragan, Meyer Evi



1.06. YÖNLENDİRME

Barragan iç mekanı da dış mekanı adeta bir sahne tasarımı hassatiyetiyle ele alırdı. Hareketi yönlendirmek için, diğer mimari elemanlarla birlikte ışık ve gölgeyi de organize etmiştir. Işığın ve gölgenin düzeni kapalılık ve açıklık, kümelenme ve içiçe geçme gibi mekansal özellikleri belirlemektedir (resim 29-30).


Resim 29. L. Barragan, Atölye

Resim 30. Atölye


1.07. ŞEFFAFLIK /TONLAMA

Şeffaf yüzeyler yansıtacak ışık olmayan bölgelerde gerçekten şeffaf görünürler. (resim 31).   Barragan’ın Galvez Evi’nin avlusunda ışık geometriyi farklılaştırırken, gölge derinlik hissini vurgular. Işık ve gölge sayesinde yüzeylerde pembe rengin çeşitli tonları görülür (resim 32)



Resim 32. L.Barragan, Galvez Evi


1.08. İŞARET /ANLAM

  1. H. Hunt’ın bu resminde İsa’nın gölgesi, yaklaşan ölümünü simgelemektedir. (resim 33). Bu bilindik tema, tamamen doğal hali ile gösterilmiş gölge sayesinde çok başarılı bir şekilde aktarılmaktadır.




1.09. ALDATICILIK

Gölge, objenin gerçeğe sadık bir yansıması değildir, üzerine düştüğü yüzeyin ve ışık kaynağının farklı özelliklerine göre soyut biçimler alır.   Plato’nun “Cumhuriyet”inde insanlık haline yönelik böyle bir analoji vardır. Bir bölümde, diğer tarafa geçmelerine izin verilene kadar duvardaki gölgeleri gerçeğin bir yansıması zanneden tutukluklardan sözeder (resim 34). Gölgenin bu özelliği gölge tiyatrosu fikrini doğurmuştur. (resim 35).






Doğu ve uzakdoğu kaynaklı perdeye yansıtma yönteminin kullanıldığı gölge oyunları da, gölgelerin bu aldatıcı özelliği üzerine kuruludur (resim 36-37).





Gölge, tanımı gereği kuvvetli bir ışık kaynağı altındaki üç boyutlu bir objenin, bir yüzey üzerine düşen iki boyutlu projeksiyonudur. Bu projeksiyon hali ile üzerinde bulunduğu yüzeyin formuna bağlı olarak şekil değiştirir (resim 38-40).





  1. GÖLGELERİN “ÖYLE İMİŞ GİBİ /DEĞİŞTİRİLMİŞ HALDE GÖSTERİLMESİ

Bu bölümde gölgelerin doğal olmayan hallerde gösterildiği eserlerden örnekler seçilmiştir.



2.01 BİR KARAKTERİN DİĞER /GERÇEK YÜZÜ 

  1. yüzyıl karikatüristi Grandville, Fransız politikacıları onların “gerçek yüzlerini” açığa çıkaran gölgeleri ile çizmiştir (resim 41).


Otto van Veen’in bu çizimi bize aşkın şeytani yüzünü gösterir (resim 42).   “Star Wars Bölüm 1” filminin posterinde küçük Anakin’in gölgesi, çocuğun karanlık geleceğini yansıtır (resim 43).





2.02 BAŞKA BİRİNİN /BİR ŞEYİN GÖLGESİ

Christian Schad’ın bu resminde karakterin değil, sevgilisinin gölgesi görülür. Böylece çiftin arasındaki gerilim etkileyici bir biçimde hissedilir (resim 44).





2.03 ABSTRAKT GÖSTERİM /SEMBOL

Edvard Munch’un bu tablosunda arka plandaki karanlık gölge, kızın gördüğü ilk adeti simgeler. Büyümenin ve kadın olmanın ağır yükü bu şekilde sembolik olarak gösterilir (resim 45)





2.04 BAĞIMSIZ /AYRI KİŞİLİK 

Sanat dünyasında gölge, efendisinin sadık bir izleyicisi olmak zorunda değildir. Örneğin Red Kit’in gölgesinden daha hızlı silah çektiğini hepimiz biliriz.  (resim 46).




Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nde Barbara Holub ile yaptığımız bir çalışmada, bir nevi alışveriş yapan iki elin gölgesi, farklı bir çift el tarafından “oynanmakta”dır. Bu sayede ellerin psikolojik hali ekspresyonist bir biçimde sunulur (resim 47-49).









KAYNAKLAR:

Gombrich, E. H.. The depiction of cast shadows in western art. 1995

Pauly, Daniele. Barragan- Raum und Schatten, Mauer und Farbe. 2002

Olsberg, Nicholas. Carlo Scarpa, Architect. 1999

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page